Daha önce belirtildiği gibi, Kurban Bayramı’nın ilk gününden başlayarak 20 gün sayıldıktan sonra, yirminci günün akşamı, yer yer farklı olmakla birlikte şu “niyet tercümanı” okunarak niyet edilir:
“B-ism-i Şâh, Allah Allah!
Er Hak- Muhammed-Ali âşkına, İmâm Hüseyin Efendimiz’in susuzluk orucu niyetine, Kerbelâ’da şehid olanların tertemiz ruhlarına, Fâtıma-tüz Zehra’nın şefaatına, Oniki İmamlar, Ondört Masum-u Pakların şevkına!
Onyedi Kemerbestler’in hürmetine; hazır, gaip ve gerçek erenlerin himmetleri üzerimizde hazır ve nazır ola. Yuf münkire, lanet Yezid’e, rahmet mümine!
Gerçek erenler demine, dost erenler hü!
Sekkahüm ya Hüseyin!
Allah eyvallah hü dost!”
Alevi toplumunda, oniki gün süresince, Hz. Hüseyin’i ve Kerbelâ şehidlerini anma ve Yezid’e lânet okuma anlamında, hemen hemen her dakika değerlendirilebilir. Bu tümüyle kişinin kendisine ve ona uygun düşen koşullara bağlıdır. Bunu belirli sözlerle sınırlamanın olanağı yok.
İftar zamanı saat ve dakika ile belirlenmiş değil, bu genellikle akşamın geç dakikalarına tekabül eder. Gecenin onikisinden önce ve aşırı derecede doymamak üzere, sadece bir kez yenir, tâ ertesi gün aynı zamana kadar. Buna “iftar” değil “ağız mühürü” olarak adlandırılır.
Ağız mühürünü bozmak ya da iftar için genellikle şu tercüman okunur:
“B-ism-i Şâh, Allah Allah!
İmam Hüseyin’e, onun soyuna ve dostlarına selâm olsun! Yezide, soyuna ve yandaşlarına sed hezaran (yüz bin kere) lanet olsun!
Hak matem oruçlarımızı kabul eylesin. Gerçeğe Hü!”
Yasın bitiminde, Aşure kazanının başında okunacak dua şöyledir:
“B-ism-i Şâh, Allah Allah!
Bârekallah, şehidler Şâhı İmam Hüseyin Efendimiz’in ve Kerbelâ şehidlerinin yüce ruhlarının şâd olması için bârekallah!
Cümle erenlerin ruhları için bârekallah!
Kurbanlarımızın kabülü için bârekallah!
Âhirete göçenlerimiz ve yaşamakta olanlarımız için bârekallah!
Gökten hayırlı rahmet, yerden hayırlı bereket vermesi için bârekallah!
Muhammed Mustafa, Ali el-Murtaza, İmam Hasan, İmam Hüseyin, Kerbela şehitleri ve Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli hakkı için barekallah!
Gerçeğe Hü!”