Ed.-Neckarhausen, 16.02.2016
Üzülelim mi, kızalım mı? Bu halimize ne demeli acaba?
Tunceli Cemevi`nden sonra Erzincan Cemevi`nde de aynı tabloyla karşılaşıyoruz. AKP`li Başbakan Cemevi`nde baş köşeye oturtuluyor, dua veriyor ve karşısında Semah dönen Canlar eğiliyor. Memnun olmadığımız bu durumu düzeltmenin yolu aramak gerekmiyor mu? Yoksa Aleviler veya Cemevi görevlilerine lanet ve protesto tepkileri yağdırmaya devam mı etmeli?
Bireyler herhalde eleştirilerle yetineceklerdir. Kurumsallaşmış Alevi örgütleri olarak bu gibi sorunlara kalıcı çözüm bulmalıyız. Zira bu yanlışların tekrar olmaması için gerekli önlemleri almalıyız. Tablo ne kadar olumsuz ve içler acısı olsada, Cemevi yetkili ve görevlilerine haksızlık vede hakaret edilmemesine dikkat etmeliyiz.
Günümüzde Kurumlarımız, Cemevi`nin anlamı ve fonksiyonu hakkında gerekli neteliği göstermemektedirler. Merkezi yapılara sahip olmasına rağmen, Cemevlerimizin bir Cumhurbaşkanı, Başbakan, Vali, Kaymakam vs. resmi ziyaretler durumunda uygulayacağı bir protokol var mıdır? Veya her Cemevi, yönetimi kendi başının çaresine mi bakmalıdır? Hangi Cemevi`nin görevlisi bir Başbakan geleceği vakit kapılarını kapatıp misafir olarak kabul etmeme cesaretini gösterebilir? Zira böyle bir anlayış Alevi yol ve erkanına veya Cemevi`ne ne kadar uygun olur? Mihman anlayışımız böyle bir durumda geri çevirmeyi kabul edermi?
Avrupa`da bizler bu konuda gayet rahat arslan kesiliyoruz! Lakin Türkiye`de yaşayan, Türk vatandaşı olan, çocuğunu o ülkede okutan vs. insanlardan devlet zirvesinde yer alan bu insanlara kapılarını kapatmalarını nasıl bekleyebiliriz? Böyle bir beklenti haksızlık olmazmı? Eğer Cemevi`nde Devlet zirvesinin yeri nedir sorarsanız, Avrupa`da bu gibi ziyaretler gayet memnuniyet verici kabul edildiğini hatırlatmamız gerekir (Örneğin Almanya Cumhurbaşkanı Gauck`un Berlin Cemevi ziyareti).
Avrupa‘da mübah olan, Türkiye`de ki Canlarımız için neden günah olsun? Diyeceğiz ki, AKP`lilerin Cemevi`nde yeri ne. Eğer bu insanlarla AKP`li oldukları için Alevilere görüşmek günah veya yasaksa, daha düne kadar Alevi Kurumları`nın temsilcilerinin gidip Başbakan veya Cumhurbaşkanı davetlerine katılmalarını nasıl kabul edeceğiz? Avrupa´da da bu konularda farklı bir uygulama yaşanmıyor. Burada da Cemevlerinde ve Federasyon bünyesinde nice Türkiye`den (AKP dahil) siyasiler ve bakanlar kabul edildi (Örneğin dönemin AKP’li Bakanları Faruk Çelik, Kürşat Tüzmen vs.).
Durum böyleyken neden Erzincan Cemevi`ne bu kadar kızıyoruz? Tabi kalite farkı var bu ziyaretlerde. Davutoğlu`nun Cemevi baş köşesine alınması, karşısında Semah dönülerek eğilmeleri, dua okuması ve Allah Allah eşliğinde duaya katılmaları bizi derinden üzdüğü gibi bu gelişmelerin olumsuz anlamda zirvesini oluşturuyor. Herhalde Erzincan değilde başka ildeki bir Cemevi olsaydı tablo farkı olmayacaktı.
Bu nedenle sorunun esası ve çözümü Erzincan Cemevi`nde veya bağlı bulunduğu Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı`nda değildir. Cemevlerinin birleştiği tüm Kurumlar bu konuda gerekli özen ve hasasiyeti göstermelidirler.
Her Cemevi için bu gibi ziyaretlerde uygulanacak bir protokol hazırlanmalıdır. Bu ziyaretleri ileride de kabul etmemek mümkün olmayacaktır. Öyleyse hangi şartlarda ve nasıl karşılanacağı hakkında bir uygulamada anlaşılmalıdır. Cemevlerinin toplantı salonu veya Yönetim Kurulu odası bu gibi görüşmeler için müsait yerlerdir. Misafir burda karşılanabilir, kurum temsilcileri ve üyeler görüşmeye katılır ve sorunlar görüşülür. Eve gelen misafiri başka odamıza değilde salona aldığımız gibi, Cemevinde de mabed yerimizi ev halkına mahsus bırakır, salonu misafirlere açarız.
Semahlarımız kutsalımızdır, gösteriş için sahnelerde dönülmez ve gelen misafirlere de sergilenmez. Cemevi postu ve baş köşesi Pirlere mahsustur, misafirler burda yer almaz. Zira bizim Cem‘imize katılan Can olarak katılır, kapıda rütbe ve görevini terk eder, talip olarak Canlarla bir olur. Eğer dikkatli olmazsak, bu gibi devlet uygulamaları bizleri sade içimizde bölünmeye ve kavgalara yönlendirmeye değil, aynı zamanda kurum ve kutsal değerlerimizin de yıpratılmasına yol açacaktır.
Her olumsuz gelişmede, kendi içimizde acımasız eleştiri, hakaret, lanet okuma vs. propagandasından uzak durulmalı. Kurumlar içerisinde ve arasında dialog yoluyla yanlışların tekrar olmaması ve düzeltilmesinin yolu aranmalıdır. Git gide yersiz ve gereksiz siyasileştirdiğimiz Cemevlerimizi yıpratmamak hepimizin görevidir.
Cemevlerimizi, Pirlerimizi, Semah ve kutsal degerlerimizi birlikte korumalıyız.
Daha güzel yarınlar, Sevgi ve Muhabbet dileklerimle
Sedat Korkmaz
Alevi Akademisi Başkanı