Sünnetin, özelikle inanıştan kaynaklanan örf, adet ve gelenekle birlikte bir ikrar bağı olarak görülmesindeki ana etken, insan sağlığı açısından biyolojik ve tıbbi bir öneme sahip olmasıdır. Farklı toplum ve dinlerde geleneksel kültür haline gelen bu uygulamanın elbetteki inançsal ve sosyal boyutları gözardı edilmemelidir.
Konun tarihsel boyutu, Halil İbrahim Peygamber dönemine kadar gerilere uzanır. Gelenekselleşerek günümüze kadar geldiği söylenebilir. İbrahim Peygamber’in başlatmış olduğu bu gelenek, gerek İslam dininde gerekse diğer din ve topluluklarda birbirinden farklı uygulamalarla devam ettirilir. Sünnetin sadece erkeklere özgü olmadığı, bazı din ve kültürlerde kadınların da sünnete tabi tutulduğu görülmektedir.
Biz konunun Alevilik’teki anlam ve önemini, nasıl uygulanıp yaşatıldığını ele alacağız.
İslam dinindeki anlamı ve yorumu da, elbetteki toplumsal koşullar ve yaşam biçiminin etkisinde şekillenmiş, kabileler arası dostluk ve barışın sürekli kılınmasında rol oynamış, karşılıklı dayanışma ve saygının sağlanmasında kirvelikten de yararlanılmıştır. Alevilik konuya fazlasıyla önem vermiş, kirveliği geliştirip belirleyici kriterlerden biri haline getirmiş, zengin motiflerle süsleyip zenginleştirmiştir.
Alevi toplumundaki kirvelik ve sünnet yaklaşımını, inanç, biyoloji ve sosyolojik açılardan değerlendirmek doğru olur.
Aleviler, kirvelik ve sünnet olgusunu, Sünni İslam şeriatından oldukça farklı bir biçimde algılarlar. Kirvelik birbirini seven ve bunu nesilden nesile ikrar bağı olarak sürdüreceklerinden emin olup kanaat getirilen kişi ve aileler arasında gerçekleşir. Yani tarafların gönül ve rızalarıyla kirve olunur. Bununla birlikte aile ya da kabileler arasındaki düşmanlıklara son vermek, barış ve dostluğu sürekli kılmak amacıyla da kirvelik tesis edilir. Taraflar uzlaştırılıp, kirvelik bağıyla birbirine bağlandıktan sonra, düşmanlık ve kan davaları son bulur. Bu yanıyla barış aktının kutsal bir güvencesi rolüne de sahiptir.
Amaç hatayı asgariye indirgemek, toplumsal yaşamda birlikteliğin, dostluğun, kardeşliğin devamını sağlamaktır. Kirvelik, bu amaca yönelik manevi bağ ve kutsal törelerden biri olarak karşımıza çıkar.
Tüm bunlar dikkate alındığında Alevi toplumunda kirve olan kişiler ve aileler arasında evlilik kesinlikle söz konusu olmaz. Kirvelik de, Musahiplik ikrarı oranında kutsal ve mukaddestir. Hz. Muhammed Mustafa’ya ve Oniki İmamlar’a duyulan sevgi ve saygıyla bütünleştirilerek akt edilerek ömür boyu ve kuşaktan kuşağa devam eder.
İnançsal manadaysa, Hak-Muhammed-Ali üçlemesini teyid ederek Hakk’ın birliğini onaylamak, Ehl-i Beyt soy geleneğine bağlılığı ifade ederek toplumsal barışı yaşama dönüştürmektir.
Kirvelik akti sırasında, kişiler veya aileler, kendi aralarında, Oniki İmamlar’ı ifade amacıyla birbirlerine Oniki Kuruş vermiş sayılırlar. Böylece ikrar verilmiş, gülbenk alınarak ikrar kapısından içeriye adım atmışlardır. Artık her iki ailede karşılıklı sevgi, saygı ve dayanışma duygu ve yükümlülükleri sürekli olarak yerine getirilmeye çalışılır.
Çocuğunu sünnet edecek aile en az bir veya iki hafta önceden lokmasını da yanına alarak çocuğuyla birlikte kirvesini ziyaret eder. “Sünnet erkânı”nın yapılacağı günü ve koşuları birlikte kararlaştırırlar. Kirve; olanakları ölçüsünde bir takım hediyelerle birlikte, sünnet erkânının yapılacağı gün ya da bir süre önce kirvesinin evine gider. Çocuğunu sünnet edecek olan aile kendi yakınlarını, dostlarını, konu komşunu da davet eder.
Küs ve dargın olduğu komşularıyla barışması, onların da gönlünü yaparak, Muhammed honçasında (sofrasında) bulunmalarını sağlaması gerekmektedir. Açıkça görüleceği gibi, kirvelik, Aleviler’de, barışın sağlanmasında önemli kurumlardan biri olarak varlığını sürdüre gelmektedir. Sünnet işlemi yapılmadan önce erkân yerine getirilir. Kurbanlar kesilir, Muhammet Honçası kurulur. Honçanın üzerine bir sini, içerisine kullanılmamış bir havlu ve bir kalıp sabun konulur.
Aile eğer çocuğuna her hangi bir yatırı, Hızır, Düzgün Baba gibi kutsal ad ve mekânları kirve tutmuşsa, mekânlardan getirilmiş olan teberrik de Muhammed sofrasının üzerine konulur. Gerektiğinde bir de vekil tayin edilerek sünnet işlemi yerine getirilir.
Erkân esnasında, hazır bulunan cemaat ayağa kalkar. Honçanın baş tarafında Dede veya erkânı yerine getirecek olan kişi yerini alır. Kirve, sünnet edilecek çocuk, anne ve babası, ailenin diğer bireyleri sırasıyla dedenin karşısında saf tutarlar. Dede, kirvelik ve sünnet konusunda kısa bir bilgi sunduktan sonra, “gerçeğe hü” deyip, cemaati edeperkâna davet ederek, erkânı başlatır.
Bism-i Şah, Allah Allah!
Adem Ata geldi dünyaya oldu zürriyet,
İbrahim Peygamber’den kaldı bu âdet,
Hakk’a kul olduk, Muhammed Mustafa’ya ümmet,
Hem farzdır, hem sünnet,
Muhammed-Ali’ye verelim selavat,
Allahümmesali ala Seyyidina Muhammed
Ve ala Ali Seyyidina Muhammed!
Dünya kuruldu pazartesi,
Hakk’a kul olana indi Muhammed Mustafa,
Ol Oniki İmam ikrar honçası,
Muhammed Ali’ye ikrar verdik olduk Ehl-i Beyt bendesi,
Yolumuz erkânımız sana bağlı ya Hüseyin-i Deşt-i Kerbelâ,
Sen kabul eyle ikrarımızı, Hakk’a niyazımızı!
Hak la illahe illalah
Muhammed’en Resullullah, Aliy-ün veliyullah,
Ehl-i Beyt-i Keremullah, Ademi Seyfullah
Nur-i Naciyullah, İbrahim-i Halilullah, İsa-i Ruhullah, yüzü suyu hürmetine!
Erenlerin, velilerin, nebilerin, mürşid-i kâmillerin, pir-i pakların yüzü suyu hürmetine,
Şu an yerine getirdiğimiz Oniki İmamlar ikrar erkânını huzur-u makamında kabul ve makbul eyle yâ Rabbim!
Ali-el Murtaza’nın ilm-i irfanından, Hasan-ul Müçteba’nın kemaletinden, Şah Şehid-i Kerbela İmam Hüseyin’in yol ve erkânından bizleri ayırma, mahrum etme yâ Rabbim!
Mansur’un dârından, Mürşid-i kâmilin didarından, bizleri mahrum eyleme yâ Rabbim!
Sana gönül verenleri, birliğini kabul edenleri, yol ve erkânında talip olanları ikrarından mahrum eyleme ve ikrarından dönene lanet eyle yâ Rabbim!.
İkrarından dönenin selâmını, kelâmını, lokmasını, Ehl-i Beyt’e bende olan cana nasip eyleme yâ Rabb’ül-alemin!
Yolumuzu yolsuza, pirsize, ikrarsıza, arsıza düşürme!
Muhammed Mustafa ol Şah-ı Merdân
Ali el-Murtaza sana sığındım
Haticet’ül- Kübra, Fatimet’ül-Zehra, Hasan’ül-Müçteba
Hüseyin-i Kerbelâ sana sığındım!
İmam Zeynel ile Muhammed Bakır
İkrar meydanına geldik çok şükür
Caferi Sadık’a erdik çok şükür
Kâzım Musa-Rıza sana sığındım!
Muhammed Tâki’ye verdim salavat
Ali ül -Nâki’den istedim himmet
Hasan’ül-Askeri eleman mürvet
Mehdi Sahib-i Zaman sana sığındım!
On Dört Masum-u Pak Güruhu Naci
Onyedi Kemerbest derdim ilacı
Hünkâr-ı Evliya serimin tacı
Hünkâr Bektaş Veli sana sığındım!
Virdi Derviş senin kulun kurbanın
Yarın arasatta ulu divanın
Senin müminlere çoktur ihsanın
Hüseyin-i Kerbela sana sığındım!
Dil bizden, nefes Şah Şehid-i Kerbela İmam Hüseyin’den ola!
Gerçek erenler demine hü mümine yâ Ali!
Gülbengin bitimiyle başta kirve, sünet olacak kirvesiyle birlikte diz üstüne gelip honçayı niyaz ederek, gönlünden geçen bir Hak lokması’nı tepsiye atarak, tekrar niyaz edip geri çekilir. Ardından çocuğun annesi, babası ve daha sonra orada bulunan cemaat honçayı niyaz edip lokmasını attıktan sonra niyazlarını yenileyip geri çekilirler…
Sıra bizzat sünnetin yapılmasına gelmiştir. Sünneti yapan kişi ya da sünnetçi, kirve, kirveler elerini yıkamak üzere, ellerini üst üste gelecek şekilde yıkamaya başlarlar. Yıkama işlemi üç kez „Yâ Hak, yâ Muhammed yâ Ali” denip tekrarlanır. Bu işlemin anlamı, sünnet olacak çocuktan akan kanın, aileler arasında oluşan ikrar bağının kutsanmasıdır. Sünnet işlemi bitikten sonra kirvenin orada kalması artık uygun görülmez. Ancak kirve bir zaman sonra kirvesi olan çocuğun tekrar ziyaretine gider.
Sosyal boyutlarıyla kirvelik kurumu, Alevi toplumu açısından dayanışmanın, barışın, dostluğun, birlikte hareket etmenin başlıca kaynaklarındandır. Bu, birçok temel kurum ve değerlerden, vasıf ve kriterlerden sadece bir tanesidir.
Biyolojik ve tıbbi anlamda sünnetin, insan sağlığı bakımından da yararlı olduğu bilinmektedir.
Hazırlayan: Hasan Ali İçlek Dede