Şükrü AĞCAGÜL DEDE
İnsanı, insanı kâmil mertebesine yüceltmek için sırası ile birinciden başlayıp dördüncüde tamamlanması gereken bir süreci kapsayan bir eğitim yöntemidir diyebiliriz. Kırk-makam: Her dört kapıya ait onar tane uygulanması gereken özellik ve kurallar bütününden oluşur. Şimdi Dört kapı-kırk makam’ın ayrıntılarına girmeden bu konu’nun Alevilik’teki yeri ve değeri hakkında bir açıklama yapalım:
Alevi-Bektaşiliği okurken, araştırırken bazı ilkeler öncelikle göze çarpar. Bazılarını da ancak incelemeler sonucu fark edebiliyoruz. Elbetteki bütün Alevilerin bu ilkelere uydukları veya uymadıkları konusunda kesin bir saptamada bulunmak zor. Yöresel ve tarihsel farklılıkları her zaman göz önünde tutmak gerekir.Alevi-Bektaşi inancının temelini, Hak-Muhammed-Ali üçlüsü, Ehl-i Beyt beşlisi, On İki İmam, Hacı Bektaş-i Veli, Dört kapı-Kırk makam oluşturur.
Alevi-Bektaşi yolu, Dört kapı dediğimiz Şeriat, Tarikat, Marifet aşamalarından geçerek Hakikat’e varan bir yoldur.
Hakikat Kapısı: Tanrı’yı özünde bilen, vahdet-i vücut düşüncesine dayanan; içinde ikiliğin, kinin, kibirliğin, düşmanlığın olmadığı birlik makamıdır.
Alevi-Bektaşi inanç yapısında insan sevgisi kadar, insanın birliği de önemlidir. Bu yüzden arabulucuğa ve ilkelliğe karşıdır. Hiçbir ayırım gözetmeden, bütün insanlara aynı nazarla (gözle) bakılmasından yanadır. Karşılıklı sevgi saygı, höşgörü ve dostluk Alevi-Bektaşiliğin temel öğeleridir. Alevi-Bektaşilik’te el-bel-dil üçlüsü ahlak kurallarını simgeler. Bu prensiplere göre, insan her şeyden önce, eline-beline-diline sahip olmalı. Eli ile kötü iş yapmamalı, cana kıymamalı, hırsızlık etmemeli, kaba kuvvete sarılmamalı. Diliyle kötü söz söylememeli, kimseyi incitmemeli, yalan ve iftiradan kaçınmalı. Beliyle, nefsine hakim olmalı, kimseye kötü gözle bakmamalı, namuslu ve edepli olmalı.
Alevi’nin adını aldığı temel ilkesi, Hz. Muhammed’in de önderliğini yaptığı ve buyurduğu Ali sevgisidir.
Ben ilmin şehriyim Ali o şehrin kapısıdır hadisi, Hz. Muhammed’in Hz. Ali’ye karşı sevgi ve güvencesinin en açık örneği değil mi? Çünkü kimse isteği ile Peygamber olamaz; ama herkes isteğiyle Ali gibi olgun ve bilgin olabilir. Ali’yi sevmek, insanı ve Ali adaletini sevmektir.
Hz. Ali, peygamber olmamasına rağmen, onun olağanüstü olgunluğuna, dürüstlüğüne, hakseverliğine, insan-ı kâmil yüceliğine özenmek. Onun kişiliğini örnek alarak kendini geliştirip bir kâmil insan olmaya uğraşmak! Böyle bir toplum yaratmanın yolu Alevilik’teki dört kapı-kırk makam evrelerinden geçmekle mümkündür.
Hz. Muhammed’in ben ilmin şehriyim Ali o şehrin kapısıdır. Bana gelmek isteyen o kapıdan girecektir hadisi, Hz. Ali’nin ne büyük meziyetlere sahip olduğunun en açık bir örneğidir.
Bu bölümde, dört kapı-kırk makam’ın bazı ayrıntılarına değinmek gerekir.
Birinci kapı Şeriat’tır. Bazı yazarlar dört kapı-kırk makam’ın ayrıntılarını anlatırken, isim ve kelime anlamlarını bildikleri duydukları veya kendi yorumları ile değerlendirirler. Bu görüş ve değerlendirmeler birbirlerinden ayrı görünseler de, temelde birdir. Ancak bir gerçek var ki o da, yaşayan Aleviliktir.
Hz. Muhammed’in sağlığında İslam’da Şeriat nedir ve Şeriat şartlarına karşı Müslümanlar ne yapmalı çelişkisi belirdi. O zaman Hz. Muhammed’in amcası Abbas’ı, Hz. Muhammed’e gönderdiler. Hz. Muhammed, „Ümmetime söyle tüm Şeriat şartlarına karşı Ehl-i Beyt’imin emirlerini tutsunlar ve onların izinden ayrılmasınlar” buyurdu. Hz. Abbas, bu hadisi topluma bildirdiğinde, özde değil de, sözde Müslüman olan kesim oradan ayrıldı. Gerekçeleri de ”Muhammed’in gayesi ölümünden sonra iktidarı Ali ve evlatlarına bırakmaktır” dediler. 14 asırdır İslam dünyasındaki cinayetler de dahil, tüm olumsuzluklarının temeli, o gün atıldı. Yukarda belirtilen hadis Kuran ayetlerinde mevcuttur. Bu konuyu açıklamamdaki amaç, bazı Dedeler ve yazarlar dört kapı-kırk makam’ı anlatırken, bir makamın veya kapının diğerlerinde üstün gibi gösterilmesi, hele Şeriat kapısını anadan doğma veya sözde İslam’ın beş şartı olan “Hac-zekât-oruç-Namaz ve Kelime-i Şehadet” gibi gösteriyorlar ki, bu çok yanlış bir yaklaşımdır. Böyle olunca, diğer üç kapı olan Tarikat-Marifet-Hakikat kapılarına gitme yolu kapanıyor. Hem gerek de kalmıyor.
Yukarıda belirtildiği gibi Şeriat’ın tüm şartlarına karşılık olarak Ehl-i Beyt’in izinden gidin buyruğu ve “Ben ilmin şehriyim Ali şehrin kapısıdır” demekle, bana kavuşabilmek için, İnsan-ı Kâmil mertebesine ulaşıp, Hak ile Hak olma hedefine erebilmek için “Ali’ye gidin”, demektir.
Demek ki ilk kapı olan Şeriat da, Ali’den başlar. Ancak bu anlamıyladır ki Şeriat döt kapının temelini oluşturuyor. Eğer bir binanın temeli sağlam olmazsa, o binanın güzelliği, özelliği ve en önemlisi de güvenirliliği olur mu? Onun içindir ki Hz. Muhammed, insan’ın kendisini bulup tanıması için Hz. Ali’ye, yani onun ilke ve amaçlarına uygun hareket etmelerini buyurmuştur. Görüldüğü gibi Şeriat’ın Alevilik’teki anlamı ile Sünnilik’teki anlamı temelden farklıdır.
Bu konuyu açıklamaktaki niyetimiz kimseyi incitmek değil, süre gelen yolu ve erkânımızın gerçeklerini, gelecek kuşaklara aktarmaktır. Birinci kapı Şeriat, O da Ali’den başlar ve kul Tanrı’ya kırk makam’dan geçerek erer. Bu makamların onu Şeriat, onu Tarikat, onu Marifet, onu da Hakikat kapına aittir. Bu dört kapı-kırk makam’ın hiçbirinin diğerinden üstünlüğü yoktur. Hepsi insan’ın, İnsan-ı kâmil olma yolunda uygulanması mutlaka gereken manevi değerlerdir.
Dört kapı dizgesine göre insan’ı, İnsan-ı Kâmil aşamasına taşıma sıralamasında, ilk sırada yer alan ve ibadetle özdeşleştirilen, yol kurallarına uyma ve yol ulularına saygı yoluyla kendini eğitmesi evresi, Şeriat kapısını ifade eder. Bu kapının makamları şunlardır:
1. İman etmek (İnanmak).
2. İlim öğrenmek.
3. İbâdet etmek.
4. Her türlü haramdan uzaklaşmak.
5. Ailesine faydalı olmak.
6. Çevreye hiçbir şekilde zarar vermemek.
7. Peygamber’in emirlerine uymak.
8. Şefkatli olmak.
9. Temizliğe dikkat etmek.
10. Yaramaz işlerden sakınmak.
Nasip alıp Yol’a girecek olan can’a, ikrar törenine hazırlanması amacıyla Rehber tarafından yol kurallarının anlatıldığı, tarikat ulularına ilişkin bilgilendirmenin yapıldığı süreç, dört kapı öğretisine göre ilk kapı, yani Şeriat kapısı ile bağlantılıdır ve kişi bu kapıdan içeri alınmaktadır. Normal insan ya da ham ervah, Tarikat yolunda dört kapı, dört kapıya bağlı kırk makamdan geçirilerek, ruhunu ve benliğini ergin duruma getirir. Ancak bu yolla Kâmil insan olabilir ve ilahi sırra erişir.