1997 yılına gelindiğinde Avrupa ülkelerinde, biri Almanya’da diğeri Hollanda’da olmak üzere Aleviler’in iki federasyonu faaliyet halindeydi. Diğer ülkelerde de çok sayıda dernek kurulmuş, ancak henüz federasyonlaşamamışlardı. Bunların büyük bir kısmı Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu’na üyeydiler. Derneklerin sayısı ikiyüzü aşıyordu.
Alevi hareketi, bir yandan örgütlenmesini tamamlamaya, diğer yandan inanç ve kültürünü koruyup geliştirme gereksinimini duymaktaydı. Hollanda HAK-DER, bir Bilim ve Eğitim Merkezi kurma uğraşı içindeydi. AABF ise, Kongre’sinde bir Alevi Kültür Enstitüsü kurma kararı almıştı. Sorun bu girişimleri Avrupa düzeyinde birleştirip kurumlaştırmayı sağlamaktı. Dönemin iki büyük federasyonu AABF ve HAK-DER ile yine o koşullarda kurulmuş bulunan Avrupa Alevi Örgütlenmesini Geliştirme Platformu bu yöndeki çalışmaları birleştirme kararı aldılar. Başkanlığına Mustafa Düzgün’ün getirildiği ortak bir komisyon kurularak, Kuruluş Kurultayı için gerekli hazırlıklar başlatıldı.
Federasyonlarımızın evsahipliği yaptıkları, Türkiye ve Avrupa ülkelerinde faaliyet halinde bulunan Alevi Kurum ve Kuruluşlarının tümüne yakın büyük bir kesiminin temsilcilerinin katıldıkları Kurultay, 31 Ekim – 02 Kasım 1997 tarihleri arasında, Hollanda’nın Heeze kentinde toplandı. Kısa bir süre önce, Boon’da kurulmuş bulunan Alevi-Bektaşi Kültür Enstitüsü’nün yöneticileri de davet edilmişti.
Türkiye ve Avrupa dışındaki Alevi kurum ve kuruluşlarının yanısıra, Fakir Baykurt başta olmak üzere birçok Türk ve Avrupalı aydın ve bilimadamının da hazır bulundukları Kurultay, iki gün süren yoğun bir çalışma sonucu Avrupa Alevi Akademisi’ni kurdular. İlk iki Kongre süresince başlangıçtaki adıyla faaliyetine devam eden Akademi, 30 Mart 2002 tarihinde Wiesloch’da yapılan üçüncü Kongre’sinde, uygulamada ortaya çıkan güçlükleri gidermek, çalışma alanını daha da genişleterek işlevlerini daha bir kolaylıkla yerine getirmek amacıyla adının başındaki Avrupa’ sınırlanması kaldırılarak Alevi Akademisi adıyla faaliyetine devam etmeyi kararlaştırdı.
200’e yakın kişi ve kuruluş temsilcilerinin katıldığı Kuruluş Kurultayı, Akademi’nin çalışma ve işleyişinde her bakımdan bağımsız, kendi Tüzüğü’nde belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda, kendi organlarının inisitiyatifi altında çalışmalarını yürüten, demokratik işlerliğe sahip, bir bilim ve eğitim kurumu olarak faaliyetlerini sürdürmesi konusunda tam bir görüş birliğine vardı. Ancak Aleviler yakın tarihlerinde bu tür kurumlar kurup işletememiş, geçmişe ilişkin örneklerin bilgi ve bilincine yeterince sahip olmadıkları için, aradan geçen bu sürede küçümsenmeyecek güçlüklerle karşılaşıldı. Gelinen bu evrede, zorlukların önemli oranda aşıldığı rahatlıkla söylenebilir.
İkinci Kongre’sini 11 Aralık 1999’da, Yol ve Erkân Enstitümüzün bulunduğu Bielefeld’de yapan Akademi; Üçüncü Kongresi’ni de 30 Mart 2002 tarihinde, Akademi merkezimizin bulunduğu Wiesloch’da gerçekleştirerek, konumunu daha da güçlendirmeyi başardı. Her çalışma döneminde, toplumumuzun eğitim ve bilim alanında gereksinme duyduğu iş ve etkinlikleri dikkate alarak hazırladığı kapsamlı Çalışma Programları’nın, rehberliğinde çalışmalarına devam etti.
Alevi Akademisi’nin Tüzüğü’nde AMAÇ VE İLKELER şu şekilde belirlenmiştir:
Akademi’miz, merkezinin bulunduğu Almanya’nın Heidelberg’de, “kamu yararına çalışan bir eğitim ve bilim kurumu olduğu, ““VR 587” kayıt numarası ile resmen tesçil edilmiş olan yasal bir kuruluştur. Baiertaler Str. 96, 69168 Wiesloch adresinde faaliyetlerini sürdürmekte, oluşturulan bir Kütüphane ve Dokümentasyon Merkezi ile birlikte tüm ziyaretçilere açık bulunmaktadır.
Akademi’mize bağlı olarak Yol ve Erkân Enstitüsü Bielefeld’de; Eğitim Enstitüsü Wiesloch’da olmak üzere, faaliyet halinde iki de enstitümüz var.
Eğitim Enstitüsü, 21 Mart 1999 tarihinden beri faaliyetlerini sürdürmekte; 250 kadarı Almanya’da, 140 kadarı İsviçre’de, 240’dan fazlası İngiltere’de olmak üzere, Avrupa’da yaşayan toplam 640 kadar Alevi insanının, üçer günlük ‘‘Alevilik Okulları Etap-I’’ eğitiminden geçmelerini başarmış bulunmaktadır. Bununla birlikte 100’e yakın kişinin Cenaze, Nikah, Kivrelik, Hızır Orucu, Aşure, Hz. Ali’nin Doğum Günü Nevruz, Kurban gibi önemli günlere ilişkin erkânı yerine getirmeleri amacıyla Bielefeld, Duisburg,Wiesloch, Salzgitter gibi Almanya’nın dört yeri seçilerek bölgesel ve merkezi kurslar düzenlenmiş, söz konusu hizmetleri yerine getirmelerini sağlamak amacıyla eğitimleri gerçekleştirilmiştir.
Akademi olarak, 100’den fazla seminer, konferans, uluslararası toplantı, şenlik ve festivallere katılınarak çok yönlü bilgilendirme çalışmaları yapılmış, gerekli mesajlar verilerek toplum uyarılmış, insanlarımızın kendileri ve dünya hakkında bilgilenmelerine katkıda bulunulmuştur.
“Alevilik Okulları Etap-I ve Etap II” adıyla yürütülen eğitim etkinliklerinde, genel ve temel bilgiler verilmek üzere, İslam ve Alevilik Tarihi, Yol ve Erkân, Edebiyat, Bir Yaşam Tarzı Olarak Alevilik, Tasavvuf, Alevilik Sorunsalı, Kötü Alışkanlık ve Olumsuz Konumlara Düşmeme, Entegrasyon ve benzeri dersler işlenmekte, katılımcıların çeşitli soruları yanıtlanmaktadır. 15-25, 26-35, 36 ve yukarısı olmak üzere üç yaş grubundaki kişilerin katılımı esas alınarak süren bu eğitim çalışmaları sonunda katılımcılara birer başarı “Sertifika”sı verilmektedir.
Akademi, üç yıla yakın bir süredir Açık Yüksek Öğretim’i hayata geçirmek amacıyla yoğun bir çalışma sergilemektedir. Bilimsel ve Teknolojik gelişmenin sağladığı olanaklardan toplumumuzun da yararlandırılması amacıyla çok sayıda uzman kişi ve kuruluşlarla çeşitli oturumlar düzenlendi ve çalışmaların bir an önce sonuçlandırılması konusunda görüş birliği sağlandı. Gerekli altyapıyı oluşturmak amacıyla, ilgili kişi, kurum ve kuruluşların da katkılarıyla Alevilik Müfredat Programı hazırlandı. Kendi alanlarında uzman kişilere iletildi, katılmaları istendi, görüş ve önerileri alınarak söz konusu Program daha da yetkinleştirildi. Ne yazık ki bu projenin gerçekleştirilebilmesi için henüz yeterli mali olanaklar sağlanmış değil. Bunun gerçekleşmesi halinde, en az lise ve dengi okul mezunları eğitime kabul edilecek, akademik düzeye sahip alevi inanç ve kültür adamı yetiştirilecektir.
Kimlerin hangi dersleri vereceklerinin, nasıl ve hangi yöntemlerin izleneceğinin, muhtemel sorun ve gereksinmelerin neler olabiliceğinin somut olarak ortaya konulması amacıyla, 8 Aralık 2001 tarihinde Hollanda’nın Den Haag’da, 9 Aralık 2001 tarihinde Almanya’nın Wiesloch’da olmak üzere, birer de ‘‘Açık Yüksek Öğretim Paneli’’ düzenlenmiş, insanlarımızın bu etkinliklere ne denli büyük gereksinme duydukları bizzat ve yakından gözlenmiş, gösterdikleri sıcak ilgi ve büyük katılım cesaretimizi bir kat daha arttırmış, güveni duygumuzu daha da pekiştirmiştir. Bu panellere, ilerde verecekleri derslerin bir özetini sunmak üzere Prof. Dr. İzzettin Doğan, Prof. Dr. Cengiz Güleç, Prof. Dr. Mehmet Ali Kılıçbay, Doç. Dr. Attila Erden, Dr. Raoul Motika, Av. Şakir Keceli, Musa Eroğlu, Gülistan ve Hasan Ali İçlek Dede katılmışlardır. Bununla birlikte yazar ve düşünür Abidin Özgünay vize alamadığı için, Prof. Dr. Martin von Bruinessen hastalandığı için katılamadılar.
Bir yandan bu çalışmalar sürerken, daha fazla zaman kaybetmemek amacıyla AABF ile AABF Dedeler Kurulu’nun katkı ve rızaları, Heidelberg Ünüversitesi İslami Bilimler Enstitüsü Öğretim Üyeleri’nin bilimsel alandaki işbirliği ve değerli katkıları sağlanarak “Dedeler Yetkinleşme Eğitimi” nin çalışmaları hızlandırıldı. Sözkonusu eğitim projesi 1 Şubat 2003 tarihinden itibaren fiilen başlatılmış; biri Bielefeld’deki Yol ve Erkan Enstitümüzde, ikincisi Wiesloch’daki Genel Merkez’imizde olmak üzere paralel iki sınıfta eğitim devam ede gelmektedir (Bununla ilgili geniş bilgi için Akademi Bülten Sayı 3’e bakılabilir).
AA; halihazırda Alevilik Dersleri Öğretmenlerinin Yetiştirilmesi, Yönetici Kadroların Eğitimi, Alevi Gençlik ve Kadın Eğitimi gibi eğitim programlarının uygulanması, bir Kütüphane ve Dokümentasyon Merkezi’nin oluşturulması, bir Alevi Kültür Müzesi’nin kurulması, Alevi Otantik Halk Müziği ve Halkkültürü Derlemeleri’nin gerçekleştirilmesi gibi hayati öneme sahip birçok projeyi başarmak için yoğun çaba göstermektedir.
Akademi, yönetim organlarında görev üstlenen kişilerle bizzat üyelerinin eğitimleri ve kendilerini yenilemeleri için de geliştirici eğitim programları uygulamayı planlamaktadır. Bu toplantılara, kendi üyelerinin yanısıra, konusunda uzman kişileri de davet ederek, görüş ve önerilerinden yararlanmayı düşünmektedir.
Akademi, başından beri yayın çalışmalarının önemini hep vurgulaya geldiği halde, bu konuda beklenen başarıyı ne yazık ki henüz gösterebilmiş değil. Bugüne kadar Alevi Tarihinden Bir Kesit/Kalender Çelebi Ayklanması (A. Haydar Avcı), Hızır ve Hızır Orucu (A.Kılıç), Hazret-i Ali’nin Doğum Günü ve Sultan Nevruz (Mustafa Düzgün) adlı kitapları yayınlandı.
Alevilik Araştırmaları adıyla ilk ve son sayısı 1998’de Türkiye’de basılan bir dergimiz yayınlandı. İçinde yer alması istenen yazılar, yönetimimiz tarafından seçilip karara bağlandığı halde, Alevilik Araştırmaları Türkiye’de baskı halindeyken, Akademi yönetimine danışılmadan, herhangi bir şekilde görüşü alınmadan, Genel Yayın Yönetmeni’nin bizzat kendi inisiyatifiyle 223. sayfaya yerleştirdiği, Emekli Yarbay Nazmi Sevgen’in 1945’de hazırlayıp Devlet yetkililerine sunduğu “Zazalar ve Kızılbaşlar” başlıklı “gizli” antetli “Rapor”un, -hem de kayda değer bir açıklama konulmadan- yazılar arasına yerleştirmiş olması, bir disiplinsizlik eseri olmanın ötesinde, Akademi’mize büyük ağır zarar verdi. Baştan sona yalan, düşmanlık, iftira ve hakaretlerle dolu olan söz konusu yazı; Aleviler ve sağduyu sahibi insanlar nezninde haklı olarak ciddi tepki ve eleştirilere yolaçtı. Sonradan yazılıp, elde kalmış olan nüshalardaki yazı başlığının sol sayfasındaki boşluğa yapıştırılıp dağıtılan kısa açıklama da, tepkileri durdurmaya yetmedi. Bunun üzerine Alevilik Araştırmaları’nın dağıtımı derhal durduruldu. Daha önce dağıtımı yapılmış olan nüshaların da parasını istemeye artık yüzümüz kalmadı. Manevi tahribatın yanı sıra ciddi bir maddi zararı da göğüslemek zorunda kaldık.
Nazmi Sevgen gibi daha nice Alevi düşmanı kişi ve kesimlerin, 1400 yıl boyunca ve hala bugün söyleye geldikleri bu tür iftira ve karalamalara, hangi namuslu kişi, hangi Alevi kişi ve kurumu çanak tutabilir ve onaylar? Gerçek böyleyken, Akademi yönetimi olarak biz, tüm okurlarımızdan ve Alevi toplumumuzdan özür diliyor, hoşgörülerine sığınıyoruz. Söz konusu olay ve gelişmeler, bizim yayın heves ve girişimlerimize ket vurmakla kalmadı, bizi yoğurdu da üfleyerek yemeye itti. Bu da bizim için acı bir deneyim ve ağır bir ders oldu!
Bununla birlikte Akademi’miz, yayın yapmaya devam edecek, ancak bu kez gereken dikkat ve özende kusur etmeden. Halihazırda, ilk sayısı 16-18 Ağustos 2002’de yapılan Hacıbektaş Anma Töreni’nde dağıtılan Akademi Bülten adıyla ve iki ayda bir çıkan bir yayın çıkarmakta ve bu, beşinci sayısına ulaşmış bulunmaktadır.
Tüm bu etkinlik ve projeler, gerek programatik ön çalışmalar gerekse uygulamaya ilişkin ön hazırlıklar bakımdan istenen düzeye ulaşmış, kimileri uygulanmaya başlanmış, kimileri de en kısa sürede uygulanmayı bekliyor.
Bunun; kitlemizin, kurum ve kuruluşlarımızın, sorumluluk duyan dost ve yakın çevrelerin destek ve dayanışmalarıyla bütünleşmeyi başarması halinde, hayata geçmemesi için ortada herhangi bir neden kalmayacağı kanısındayız.
ALEVİ AKADEMİSİ