• Savulun Battal Gazi geliyor!

    Hazırlayan: Savaş ÇOBAN*

    Battal gazi deyince akla ilk gelen hemen herkes için sanırım aynı isimdir; Cüneyt Arkın. Bazılarınız ne alaka diyecekler ama “Battal Gazi’nin Oğlu” ve “Battal Gazi Destanı” isimli filmleri izleyenler Battal Gazi’nin nasıl bir kahraman olduğunu bilirler. Ama o gerçekte bambaşka bir “kahraman”dır.

    Su Yayınları tarafından yayınlanan Yrd. Doç.Dr. Yağmur Say’ın titiz çalışması “SEYYİD BATTAL GAZİ VE KÜLLİYESİ – Anadolu’nun İslamlaşması ve Türkleşmesi Sürecinde Gazi – Eren – Evliyaların Rolü” isimli araştırma bir dönenin tarihine ve Battal Gazi’ye ışık tutuyor. “Gayrı resmi tarih” alanında değerli bir çalışma olarak okuyucuya sunuluyor.

    Battal gazi’nin soyu hakkında çeşitli söylentiler vardır ilki Malatya Serdarı Hüseyin Gazi’nin oğlu olduğudur. Asıl adının Abdullah ya da Ebu Hüseyin olduğu ileri sürülmektedir. Asıl adının Cafer olduğunu benimseyenler ise onun peygamber soyundan geldiğine, atalarının İmam Cafer, İmam Zeynel Abidin yoluyla İmam Hüseyin’e, dolayısıyla da Hz. Ali’ye ulaştığına inanırlar ve seyyidlik unvanını da soy geçmişinin kanıtı olarak gösterirler.

    Arapların Bizans’a karşı açtıkları seferlerde, Türkler fiili askerlerin çoğunluğunu oluşturmaktaydı. Bu sınır alanlarında Gazi’ler, Bizans seferlerinin akıncılarıyla karşı karşıya gelmekteydiler. Seyyid Battal Gazi, Abbasi halifesi adına Malatya  valisi Ömer bin Abdullah’ın da katıldığı birçok sınır savaşlarının kahramanıdır. Bizans’a karşı Müslümanların  yaptıkları savaşlarda gösterdiği başarıları destanlaşmış bir sınırboyu  savaşçısıdır.

    Seyyid Battal Gazi’nin tarih sahnesine çıkışındaki misyonu, İslamiyet’in yayılmasına ve güçlenmesine hizmet edecek bir savaşçı olmaktır. Ama iş burada kalmamış Hacı Bektaş Velî başta olmak üzere tüm Kalenderîler ve diğer önderler, Seyyid Battal Gazi’yi en büyük pir olarak kabul etmişlerdi. Bu Hacı Bektaş Velî’nin Seyyid Battal Gazi Külliyesi’ni ziyaretiyle başlamıştır.

    Kitabın arka kapak yazısında “Türkler Anadolu’ya gelişlerinde atlarının sırtlarında ve heybelerinde sadece maddi yaşama ait ürünlerini değil, aynı zamanda yaşam biçimlerini, geleneksel kültürlerini, içine girdikleri veya etkilendikleri inanç yapılanmalarını da getirdiler. Bu oluşum içerisinde sosyal yaşantı; Gök Tanrı inancı temelli, Şamanist, Budist, Maniheist, Taoist, Hinduist, İbrani, Hristiyani inanç ve yaşam örneklerinin oluşturduğu senkretik (=bağdaştırmacı) bir yapı arz ediyordu. İslami yaşam anlayışının içine giriş veya halk Müslümanlığı süreci İran-Horasan kaynaklı yani Şii kaynaklı oldu. Orta Asya’da ulaşılan senkretik yapı, Anadolu’ya yeni bir senkretik aşamaya ulaşacaktı. Anadolu’daki bu yeni oluşum süreci, İslami iklimin ve kimliğin belirlenmesinde isimleri farklı olmakla birlikte toplum önderlerini ve onların etrafında şekillenen inanç ve yaşam alanlarını öne çıkaracaktır.” diyor. Bu anlamda İslamiyetin ve Türklerin geçmişten gelen kültürünün ve inançlarının nasıl yeni bir kültür yarattığını gösteriyor.

    Bu anlayışla incelenen Seyyid Battal Gazi bize tarihimizi yeniden gözden geçirerek tarihi değerlerimizi ve resmi tarihin dışındaki düşünceleri de öğrenmemiz açısından bize yol gösteriyor. Savulun Battal Gazi bilimsel açıdan saldırıyor…

    * M.Ü. Radyo – TV Doktora Öğrencisi