Hazırlayan: İsmail Kaygusuz
Gözün aç gör kim ey talib Ali’dir her kan-ı server
Muhammed aşk ile derya Ali’dir kıymeti gevher
Muhammed ilme kan oldu Ali nutk-ı beyan oldu
Ana her sır ayan oldu Ali’dir hace-i Kanber
Ali’dir cümlenin canı Muhammed’dir Ali kanı
Hakikattir Ali şanı Ali’dir yar-i peygamber
Hezaran türlü cümbüşler Ali emri ile işler
Varır yazlar gelir kışlar Ali’dir cisme canperver
Ne bilsin cahil ü nadan Muhammed ya Ali kimdir
Muhammed server-i dindir Ali’dir cümleye rehber
Ali evvel Ali ahir Ali zahir Ali batın
Ali şems-i münevverdir Ali’dir nur ile enver
Ali’dir herşey için can Ali’dir yar ile mihmen
Ali rahim Ali rahman Ali’dir cümleye can
Ali vahid Ali ehad Ali ferd ü Ali samed
Ali’dir cümleye rahmet Ali’dir şafi-i Mahşer
Ali sultan Ali sübhan Ali cennet Ali Rıdvan
Ali dindir Ali iman Eli sakı-i Kevser
Ali’dir ol veliyullah Ali’dir mazhar-ı Allah
Ali nurundan eyvallah münevverdir yedi kişver
Ali’dir Haydar-ı Kerrar aldı kala-i Hayber
Ali’dir katil-i küffar Ali’dir mir-i leşker
Nesimi „nin dil ü canı münevverdir Ali nuru
Ali vala Ali a’la Ali’dir server-i safder
Açıklaması:
Ey talip gözünü aç da gör her baş olanın (server) kaynağı Ali’dir. Muhammed sevgi ile deniz, Ali ise gevher değerindedir. Muhammed bilime kaynak, Ali bu kaynaktan konuşan ve onu açıklayandır. Çünkü ona her sır ayan olur. O aynı zamanda Kanber’in efendisidir. Ali cümlenin canı, Muhammed ise Ali’nin özkaynağıdır. Muhammed’in sevgili dostu Ali şanı bir gerçekliktir. Eğlenceye dönük binlerce çeşit hareketler Ali’nin buyruğu ile olur. Yazlar ve kışlar ondan gelir: o cisimlere can verir. Bilgisiz yabanlar Ali’nin Muhammed’in kim olduğunu ne bilsinler? Muhammed dinin başı, kunucusu; Ali ise cümleye rehber, yolgösterendir. Ali başlangıç, Ali sonuçtur.
Dışgörünüş (zahir) ve içdüşünüş (batın) de odur. Ali aydınlatan güneş, Ali parıldayan ışıktır. Her şey için can olan Ali, dosta konuktur. Esirgeyen ve bağışlayan Ali’dir. Ve o cümleye serverdir. Ali birdir, tekdir. Ali sameddir, yani hiçkimseye ve hiçbirşeye gereksinimi yoktur. Cümleye rahmet dağıtan odur. Kıyamet gününün şefaatçısı da Ali’dir. O hem sultan hem sübhandır. Cennet de Ali’nin kendisi, cennetin kapıcısı Rıdvan da. Cennetteki kevser şarabının sakisi olan Ali, din ve imanın kendisidir. Ali Tanrı’nın velisi, yani yakın dostu olduğu gibi, Tanrı’nın ortaya çıkışı ve bir görüntüsüdür. Yedi alem Ali’nin nuruyla aydınlanır vallahi. Tekrar tekrar arslan (Haydar-ı Kerrar) Ali’dir. Hayber kalesini alan, inanmıyanları kıran odur. Askerlerin başı da Alidir. Nesimi’nin gönlü ve canı Ali’nin nuruyla aydınlanır. Ali ulu, Ali yüce ve Ali’dir yiğitler serveri.
Gel ey vaiz Ali’nin vasfın evvel Hüda’dan sor
Ali ta ibn Adem olmadan ta iptidadan sor
Ali kimdir Veli kimdir bilem dersen bu esrarı
Anı hiç kimseden sorma, Muhammed Mustafa’dan sor
Ki yer gök su iken Cebrail’e rehber Ali oldur
Cihan halkolmadan evvel kevneyn’in temeli oldur
Ol dem Musa ile binbir kelam eden Veli oldur
Dile Tur-i Sina’dan sor dilersen Lenteran’dan sor
Körmüsün (!) sen ey vaizi Ali’den söyle bir tebdi
Ali’nin aslına gökten yere yüzdört kitab indi
Kur’an’da metheyleyip “vechinde, dedi Hak kendi”
Dile Yasin Taha’dan sor, dilersen Hel Eta’dan sor
Gel ey vaiz har u çüş ne zannettin Ali’yi sen
Anın evladına kasteyleyen kişilerde mi müslüman
Neler çekti ol mazlumu el zalim-i darb Yezid’inden
Dile arş-ı semâdan sor dilersen Kerbela’dan sor
Ali’dir damad-ı Ahmed, Ali’dir Mustafa’ya yar
Odur evladını Hak yoluna kurban eden Haydar
Ali gibi etmemiştir cihanda hiçbir peygamber
Dile gel evliyadan sor dilersen enbiyadan sor
Agâhû’yam Alevi mezhebim Şia Kızılbaş’ım
Kerbela’nın firgatındandır gözümden akan yaşım
Hüseyn’in derdini hiç kimseden sorma karındaşım
Dile Zeynel Aba’dan sor dile Zeyneb anadan sor
ibn Adem : Ademoğlu
iptida : başlangıç
Kevneyn : iki alem, dünya ve ahiret
tebdi : zulüm ya da dinsizlik iftirası
vech : yüz
Lenteran(i) : Tanrı’nın Tur-i Sina’da Musa’ya “beni göremiyeceksin!”hitabı.
Yasin Taha, Hel Eta :Kur’an’da Ali’den sözeden, onun adına inen Sure ve Ayet
Har : eşek
Firgat/firkat : ayrılık acısı
* Bu nefes Feyzullah Çınar tarafından 1970’li yıllarda seslendirilmiştir ve kaset ve CD’lerde onun davudî sesinden dinleyebilirsiniz.
Şah-ı Merdan cûşa geldi sırrın aşikâr eyledi
Yağmuru yağdıran benim diye Ömer’e söyledi
Ol dem şimşek yalap oldu yedi semâ gürledi
Hem sâkidir hem bâkidir nur-u Rahman’ım Ali
Ömer vardı ol Muhammed katına eyledi beyan
Ali’mi dir ya Muhammed arş-ı Âla’da gürleyen
Çark-ı Gerdûn elindedir sırr-ı hikmet söyleyen
Hem sâkidir hem bâkidir nur-u Rahman’ım Ali
Ol Muhammed buyurdu ki yektir Ali bir dedi
Huvel evvel huvel ahir her şeye kadir dedi
Ali’ye şek getirenler mutlaka kafir dedi
Hem sâkidir hem bâkidir nur-u Rahman’ım Ali
“Kün” deyince vareyledi onsekiz bin âlemi
Hem yazandır hem bozandır levh-i mahfuz kalemi
Dertlilerin dermanıdır yar elinin merhemi
Hem sâkidir hem bâkidir nur-u Rahman’ım Ali
“Lahmike lahmi” buyurdu “cismim Ali demmike”
“Ali benim vechim” dedi Zülcelâl-ı rabbike
Hükmi bâki adîlham(!)dir ve lailahi gayrüke
Hem sâkidir hem bâkidir nur-u Rahman’ım Ali
Sefil Ali akıl ermez hikmetine Ali’nin
Sarraf olan kıymet biçer gevherine lâlinin
Aşıka mâşuk göründü aklın aldı delinin
Hem sâkidir hem bâkidir nur-u Rahman’ım Ali
yalap oldu : parıldadı
sâki : (burada) kevser şarabı sunan veya özündeki tanrısal ışığı saçan
bâki : sonsuza dek
nur-u Rahman :Acıyan-Esirgeyen (Tanrının) ışığı
Kün : Ol!
arş-ı Âla : Göğün en yüksek (9.)katı
Çark-ı Gerdûn :Dönen gökler ya da dönen devran
Huvel evvel huvel ahir:Öncesi O, sonrası O’dur.
şek getiren : şüphe duyan, kuşkulanan
levh-i mahfuz :Tanrının insanların kaderini üzerine yazdığına inanılan gizli levha.
Ya Ali Lahmike lahmi cismûke demmike demmî (Hadis’in tamamı):’Ya Ali etin etimden, cismin cismimden, kanın kanımdan’dır.
Zülcelâl-ı rabbike : Tüm yüceliklere sahip olan Rab, Tanrı
Hükmi bâki adîlham(!)dir ve lailahi gayrüke :Yargısı adil ve sonsuza kadardır ve gayri Tanrı yoktur.
gevherine lâlinin : kırmızı renkli değerli taşın özüne, onun cevher değeri olup olmadığına…
* Sefil Ali’nin bu güzel nefesi de Feyzullah Çınar ve Sabahat Akkiraz tarafından ayrı makamlarda okunmaktadır.
*109- Dünyanın sevinçlerini büyütüp aldanmayın. Kötülüklerinde de ona
küsmeyin.
217- Saçlarım ağardı, yaşam hırsım yaşlanıp yorulmadı.
128- Kişi kendini nerede görmek isterse orada bilinir. İşte öyleyse
insanlar içinde kendine en yüksek yerin peşinde ol.
134- Tamamlayıcı olmazsan, ahlak ve terbiyenle saygınlık kazanmazsın.
Baba (soy) saygınlığının yararı yoktur.
173- Mert kişi, ben buyum, diyendir; benim babam şöyle, diyen
değildir.
184- Halka saygınlık veren kişi, saygın tutulmuştur. Halkı
küçümseyenlerse saygı görmemişlerdir.
175- Ey insanlar arasında geldiği ırkla övünen cahil, bütün insanlar
bir anababadan olmadır.
176- Acaba hangi insan gümüş ya da demir, bakır veya altından
yaratılmıştır.
177- Kendi yaratma kabiliyetleriyle mi geldiler dünyaya, yoksa, et
kemik ve sinirden başka bir şeyden midirler?
178-Övünmeye değer bulunacak şeyler güçlü akıl, utanma, nefsinden
sakınma ve eğitimdir.
164- Kişi insanlar arasında aklıyla yaşar.
167- Kim ki akıl ve cesaretiyle başarılı olur. O kişi geçimini elde
etmede de başarılı olur.
701- Kazanç sağlamak için çalışmak basitlik ve zuldür( aşağılıktır) deme.
444- Vatan tuttuğun yerden gurbete çık, geçimini yükseltmek için
yolculuklara git. Yolculuğun beş faydalı yanı vardır:
445- Sıkıntını gidermek, geçimini elde etmek, bilim, terbiye
kazanmak ve karakter sahibi insanlarla dost olmak.
152- Bana, beni sorarsan, ben zamanın bütün olaylarına sabırla
direnirim.
1196- Kim benden birşey için yardım isterse, yıldız kayması hızıyla
ona koşarım.
1197- Evlerini benim evimin yanında yapan komşularımı, komşuluklarına
beni seçtikleri için onları ailemden sayarım. Bütün ailesini ve
çocuklarını bir sözleşme gereği gibi, canım pahasına korurum böyle
komşularımın.
* Sözlerin başındaki rakamlar adı verilen kitabın düzenlemesindeki numaralardır: Hazreti Emir Ali İbn Ebu Talib, Hazreti Ali Divanı, Arapça’dan çeviren: Vedat Atila, İst.1990)
Ali’m sen filozof ve öğretmensin
Bireye topluma yol gösterensin
“Ne dünyaya küs, ne aldan” dersin
Sözün tutmak seni dinlemek gerek
“Kişi kendin nerde görmek dilerse
Oraya yükselir eğer isterse
Yaşam hırsı hiç yaşlanmaz” dedinse
Derin anlamını düşünmek gerek
“Çağın sorunları ile ilgilen
Olaylardan kaçma sabırla diren
Tamamlayıcı ol kendine güven”
Ali’min sözleri dinlemek gerek
“Kişi toplumda aklıyla yaşar
Akıl ve cesaretle işler başar
Mert kişi ben buyum” diyerek koşar
İnsan eylemiyle övünmek gerek
“Soyuyla ırkıyla övünen insan”
Irkçı milliyetçi bir karabasan
“Maden değil etten kemikten insan”
Yok bir üstünlüğün anlamak gerek
“Kim benden yardım dilerse” dersin
“Yıldız kayar gibi cara yetersin”
Gerçekçi keramet sahibi ersin
Hü dost! deyip niyaz eylemek gerek
“Bir yeri vatan tut ama gezip gör
Sıkıntını gider hem geçimin gör
Bilim terbiye kazan iy’insan gör”
Onun sözlerine güvenmek gerek
Derviş Baba Ali yolun öğrensen
Doğru görüp doğrusunu öğretsen
Gördüklerin toplumuna iletsen
Ali’ye candan inanmak gerek
180.Kusurdan sayılsa da her durumda suskun kalmak,
yalanın yaratacağı suskunluktan yeğdir.
185.Seviyesiz insanların bana cahilce sözlerine karşılık
vermekten tiksinti duyarım.
188.Seviyesiz basitlerin zulmüne sabır göster ve
herşeyin hall olmasını zamana bırak.
189.Güzel ahlakın gereği her söze cevap verme.
373.Dostlarım, yemin ederim ki hiçbir musibet uzun
sürmez; musibet ne kadar büyük ve güçlü olursa olsun.
395.Bir atım var kı yumuşaklığa gemlenmiş; bir atım da
var cehalete eyerlenmeş.
409.İnsanların iyisini dost edin, selamete erersin.
Kötülerle arkadaşlık edersen, dostluğundan yararlanır.
( Hazreti Emir Ali İbn-i Ebu Talib, Hazreti Ali Divan, İst.1990)
“Kusurdan sayılsa da suskun durmak
Sövüp saymak yalan yere bağırmak
Eyleminden daha yeğdir erdemdir”
Diyor İmam Ali ol şah-ı Merdan
“Düzeysiz insana kara cahile
Bir karşılık vermem küfretse bile
Bakar geçerim tiksinti ile”
Diyerek sabretmiş ol şah-ı Merdan
“Her sözü duymamak güzel ahlaktır”
Cevap vermek musibet aramaktır
Musibetse cahille dalaşmaktır
Onu göstermesin ol şah-ı Merdan
Ali’m bir atıyla dostuna gider
Ağzını gemlemiş sohbetin eder
Düldülü de cehlin üstüne sürer
Yıkar cehaleti ol şah-ı Merdan
“İnsanların iyisini dost edin
Kötülerle arkadaşlık etmeyin
İçten yaralanır kanar yüreğin”
Diye öğüt verir ol şah-ı Merdan
Derviş Baba şah-ı Merdan’a bağlı
Cahiller elinden yüreği dağlı
Dosta kavuşumaz yolları bağlı
Açar yollarını ol şah-ı Merdan
38- Dünya her zaman iki karşıt halde bulunur; biri yokluk ve yoksulluk, diğeri bolluk ve rahatlık..
77- Malı yalnızca kendin için kazanılmış olarak düşünme, Allahın senden kuvvetli olduğunu unutma ondan kork ve malını paylaş.
677- Utançtır insana, evinde serilip yatarken komşusunun üstsüz başsız
bükülerek açlıktan (kıvrılıp) yatması.
467- Nasıl bir hastalıktır, sen evinde tok yatarsın etrafında deriyi kemirmeğe hasret yürekler varken.
1187- Benim evim gelen herkesin kendi ortamıdır, kilerimiz yiyecek alana açıktır.
1188- Bütün varımızı sunarız, sadece ekmek ve sirke olsa da.
24- Geçim sağlama isteği, beklemekle elde edilmez.Ama sen de susuzluğunun giderilmesi için kovanı kuyuya göndermelisin.
25- Gün be gün kova sana suyla gelecektir. Çamuru çok suyu az da olsa
su getirecektir.
1184- İnsanlar bana diyor ki çalışıp kazanmak utançtır. Dedim ki utanç
çalışmayıp hazır yemektir.
26- Çok kimse çalışıp çabaladığı halde zenginliğe ulaşamazken, bir diğeri hiç çaba harcamadan zengin olmuştur.
27- Ve hiç durmadan mal üstüne mal topladılar
366- Kişiyi ev barındırır, hırkası üstünü ayıbını örter;
ölmeyecek (gereksinimi) kadar yemek yetmez mi insana?
129- Geçimini doğruluk kapılarından iste, kat kat artarak gelecektir.
149- Geçimini şerefsizlikle elde etmeyi isteme. Nefsini yükselt düşük isteklerden.
157- Mal noksanlığı- kişinin zengin olmaması- aklın yetersizliğine yorumlanır, zeka fışkırsa da ahmak kabul edilir.
1168-(Oysa) malı çok olmasa da saygın kılabilir kendini kişi, nice
zengin insan vardır ki zenginliğiyle zelildir (kişilik yoksunudur).
678- Utançtır yoksulu ezmek, ona zulmetmek…
164- Kişi insanlar arasında aklıyla yaşar, bilim ve tecrübeleri
aklıyla edindiği gibi.
(Hazreti Emir Ali İbn-i Abu Talib,agy.)
“Bir gün Tanrı arslanı Ali keremullahı vecheye (iki yüzü Hakka dönük) sordular: Tanrıyı görür müsün ki taparsın? Ali eder: ‘Görmesem tapmayıdım(tapmaz idim)”1
Ali’m sen alimsin biz bilmiyoruz
Gizemine akıl erdirmiyoruz
Dinsel dünyada görüşün nesnel
Sen maddeciymişsin biz görmüyoruz
“Dünyada karşıtlık var” ne demektir
Açıkça diyalektik düşünmektir
Dilindeki “akıl, bilim, emektir”
Sosyalistmişsin de biz görmüyoruz
Sözün açık yorumlamak gerekmez
Tok olan varlıklı açları görmez
Emek sömürücü seni hiç sevmez
“Paylaş” demeni hiç düşünmüyoruz
“Kişinin barınacak evi olsun”
“Giyecek hırkası devliği olsun”
Yani ihtiyacı kadar pay alsın
Aşırı solcuymuşsun(!) görmüyoruz 2
Emek sermay‘ çelişkisin görmüşsün
“Varlık şerefle sağlanmaz” demişsin
Aklı öne alıp bilg’üretmişsin
Sen bir öğretmensin biz görmüyoruz
Ali’m sen Tanrıyı insanda gördün
Onu “görmeseydim ben tapmam” derdin
İnsana sen Tanrı değeri verdin
Evvel ahir sensin biz görmüyoruz
Peygamber “bilimin kapısı” dedi
Övdü seni kızı Fatma’yı verdi
Derviş Baba ya Ali meded! dedi
Sen aramızdasın biz görmüyoruz