10-11 haziran 2006’da Toplanan Akademi Bilim Kurulu sempozyumu’nda, “Kimilerine göre, Aleviliğin yazılı kaynakları yoktur ve Alevilik sadece sözlü kaynaklara dayanmakta, babadan oğula geçen, ancak sözel bilgiler çerçevesinde bilinebilmektedir. Oysa gerçek böyle değil ve bu siyasal amaçlı bir yaklaşım olmasa bile, bilgisizlikten kaynaklanan eksik ve hatalı bir yaklaşım olarak değerlendirilmelidir. Bilime ve bilimlerin ortaya koyduğu sonuçlara karşı bu denli duyarlı, eğitim ve kültürel etkinliklere karşı bu denli istekli bir toplumun görüşlerini yazılı hale getirmemiş ve sadece sözlü kültürle yetinmiş olması düşünülebilir mi? Osmanlı fermanlarına bakıldığı zaman ‘imha’edilmesi emredilen bir takım ‘yasak’ yayınlardan sözedildiği sık sık görülür. Baskı ve yasaklara rağmen, çeşitli el-yazması eserlerle hala karşılaşmakta olduğumuz da hatırdan çıkarılmamalı” diyen Akademi Başkanı Mustafa Düzgün’ün açılış konuşması aynen şöyle;
Bilim Kurulu Üyeleri, katılımcı kurum ve kuruluşlar, konuklar, basın mensupları hepinizi içten sevgilerle, saygılarla selamlıyorum.
Bilim Kurulu’muz, dört ay kadar önce yapılan kuruluş toplantısından sonra ilk kez toplanıyor. Bu toplantının, mutat toplantılardan önemli bir farkının olduğu hemen göze çarpmaktadır. Bu bir masa başı toplantısından bir hayli farklı olup, daha çok bir sempozyumu andırmaktadır. Bu denli anlamlı bir toplantının, konu ile ilgilenen kişi ve kurumların katılımları dışında, sadece bir kurul toplantısı esprisi içinde yapılmasına gönlümüz razı olmadı. Daha geniş bir katılımın sağlanması, Akademi Bilim Kurulu’nun ne gibi çalışmalar yapacağının, düşünce ve tasarımlarının dost kişi ve kurumlar tarafından da bilinmesinin yararlı ve uygun olacağını düşündük. Böylece birçok insanımızın katkılarına açık, Akademi’nin bilimsel etkinliklerinin neler olacağının daha geniş bir çevre tarafından bilinmesini sağlayıcı bir sempozyumun düzenlenmesine karar verildi.
Bilim Kurulu, Akademik bir kuruluşun can damarını oluşturur ve onsuz yapılan çalışmaların eksik kaldığı, bilimsel değerinin düşük olacağı açık bir gerçektir. Bu anlamda bu sempozyum hem kamuoyunu bilgilendirme, hem de geniş bir çevre ile birlikte Akademi Bilim Kurulu’nun önümüzdeki döneme ilişkin Çalışma Programı’nı hazırlamayı amaçlamaktadır.
Burada belirtmeden geçemeyeceğim bir diğer nokta da, Bilim Kurulu’muzun oluşumu sırasında, Bremen Üniversitesi’nin söz konusu kurulda en az iki öğretim üyesi ile temsil edilmesi kararlaştırılmıştı. O sırada Dr.Krisztine Kehl önerildi ve tarafımızdan kabul gördü. Ancak bir ad daha bildirmeleri gerekiyordu. Şimdiye kadar bildirilmedi. Bununla birlikte ilgililere davetiye gönderilmiş bulunmaktadır.
Görüleceği gibi, toplantının programında yeralan bilgilendirme konuları, Akademi’nin çalışma ünitelerinden oluşmakta, Bilim Kurulu’muzun söz konusu alanlarda yapabileceği araştırma ve inceleme çalışmalarına ilişkin öngörüleri içermektedir.
En önemlisi de, burada tartışılan konuların, ağırlıkla Alevi inanç ve kültürünün dayandığı temel kaynakların niteliğine ilişkin olmasıdır. Kimilerine göre, Aleviliğin yazılı kaynakları yoktur ve Alevilik sadece sözlü kaynaklara dayanmakta, babadan oğula geçen, ancak sözel bilgiler çerçevesinde bilinebilmektedir. Oysa gerçek böyle değil ve bu siyasal amaçlı bir yaklaşım olmasa bile, bilgisizlikten kaynaklanan eksik ve hatalı bir yaklaşım olarak değerlendirilmelidir. Bilime ve bilimlerin ortaya koyduğu sonuçlara karşı bu denli duyarlı, eğitim ve kültürel etkinliklere karşı bu denli istekli bir toplumun görüşlerini yazılı hale getirmemiş ve sadece sözlü kültürle yetinmiş olması düşünülebilir mi? Osmanlı fermanlarına bakıldığı zaman ‘imha’edilmesi emredilen bir takım ‘yasak’ yayınlardan sözedildiği sık sık görülür. Baskı ve yasaklara rağmen, çeşitli el-yazması eserlerle hala karşılaşmakta olduğumuz da hatırdan çıkarılmamalı.
Bununla birlikte, konu ile ilgili konuşmacıların da değinecekleri gibi Alevilik; Arapça, Farsça ve Osmanlıca dillerinde yazılmış çok sayıda yazılı kaynaklara sahiptir. Kimi dar ve gerçekçi olmayan yaklaşımlar her ne kadar Aleviliği Anadolu’nun dar sınırları içine sıkıştırıp, onu tarihsel kaynaklarından koparmaya çalışmakta ise de, Aleviliğin küçümsenmeyecek sayıda ve önemde ciddi yazılı kaynaklara sahip olduğu hiçbir şekilde inkâr edilemez.
Bilim Kurulu’muz; bu toplantısında tüm bu konuların yanı sıra, yayın çalışmalarımızı da gözden geçirecek, yeni öneri ve girişimleri değerlendirecektir. Bu bağlamda şu konuları inceleyecektir:
a. Yılda üç veya dört sayı çıkacak olan bir kitap-dergi projesi.
b. Sayısı 40’e varan bir yayın listesinin gözden geçirilmesi.
c. Bilim Kurulu Yönetmeliği’nin görüşülüp kabul edilmesi.
d. Burada yapılan değerlendirmelerin ışığında her Bilim Kurulu Üyesi; kendi konusunda neler yapılabileceğini, hangi kaynakların yayınlanacağı ya da yayına hazır hale getirileceği, daha başka ne gibi çalışmaların yapılması gerektiği konularında yazılı bir çalışma yapmalı ve böylece Bilim Kurulu Çalışma Programı’nın hazırlanmasına katkıda bulunmalıdır.
Görüldüğü gibi son derece kapsamlı bir çalışma yapacak olan Bilim Kurulumuz’a verimli ve başarılı çalışmalar diliyorum.
Mustafa Düzgün
Akademi Başkanı